Yıllaaaaaar önce lisedeyken edebiyat öğretmenlerimizden birinin okula kütüphane kurma çabası ile bizim okuma isteğimizle birleşince amacımıza ulaşmış ve kütüphaneyi kurmuştuk. Edebiyat kulübü öğrencilerinden biriydim. Dolayısıyla teneffüslerde, öğle tatillerinde soluğu kütüphanede alırdım. Kütüphanemiz çok zengin değildi ama yine de okumaya başlayacak kadar kitap vardı. Edebiyat öğretmenimiz çalışmalarını devam ettirdi ve birkaç yayınevi ile anlaşarak seri halinde klasikleri tamamladı.Emma klasikler arasında gelen kitaplardan biriydi.
Emma’yla tanışıklığımız o günlere dayanır. “Dün akşam filmini izleyene kadar kitabın konusunu hatırlıyor muydun?” deseniz hayır derim ama gelin görün ki içinde genç bir kızın, yakışıklı bir erkeğin ve aşkın olduğunu hala hatırlıyordum. Filmi görünce kitabı haztırlayıp izlemeden geçemedim. Sonra da buraya yazmadan…
Emma cin gibi, iyi niyetli ve işgüzar bir kız 🙂 Küçücük kasabayı dünyanın merkezi sanıyor, yaşına rağmen küçük bir kız gibi davranıyor (öyle olmadığını düşünse de) ve babasının bir tanesi olduğunu çok iyi biliyor. Dedikodular, aşklar ve dönemin yaşam koşullarını gösteren bir hikaye.
Kitabı hatırladığım kadarıyla oldukça sürükleyiciydi. Filmi ise zaman zaman durağan olmasına rağmen, eğlenceli.
Jane Austen’ın Kitap Kulübü’nü izlediğimden bu yana aklımda Jane Austen’ı bütün kitaplarını okuyp bitirmek var. Emma da şimdi tuz biber oldu 🙂
Belki de sevgili kitap kulübümüze bu fikri önermeliyim ha? 🙂
İyi okumalar, iyi seyirler…
Yorum Yok