Hiç saatlerce bir menekşenin karşısına geçip ağladın mı? Ona “Gitme!” diye yalvardın mı? Hayatındaki herkesin teker teker yok olduğu hissi sana acı verdi mi? Boğazına düğümlenen kelimeleri haykıramamanın çaresizliğini hissettin mi? Koca bir karanlıkta kaybolduğun oldu mu? Yersiz, yurtsuz, yolsuz… Karanlığın seni nereye götürdüğünü bilmeden yürüdüğün oldu mu?
Yürüyorum…
Ne boğazımdaki düğüm çözülüyor, ne de bir nehre vurulan kilidi kırmış gibi akan göz yaşlarım diniyor…
Yürüyorum…
Koca bir okyanusum ben ve içimde anlamsız fırtınalar kopuyor! Gemiler batıyor yüreğimin derinliklerine, acı veriyor…
Yürüyorum…
Çoğu zamanki gibi kim olduğumu bilmez, kendimi anlatacak cümleler kuramaz halde yürüyorum. Konuşmaya bile dermanım olmadan…
Yürüyorum…
Arada bir, birkaç köpek uluyor uzaklarda. Sonra onlar gibi olabilmeyi diliyorum! Bir parça kuru ekmeğe şükredebilmeyi, güneş tenimi ısıtırken bir çimenlikte uyuyakalmayı ve öldüğümde kimseye acı vermemeyi diliyorum…
Yürüyorum…
Kırılan hayallerimi berrak bir suyun dibinde uzaktan izleyerek, yenilerini kurabilmek dileğiyle…
Yürüyorum…
Küçük, kahverengi bir kelebek süzülüyor yanı başımdan. Deredeki taşların üzerinde zıplayan bir çocuk gibi sekerek havada uzaklaşıyor. Başka zaman görsem yüzümde bir gülümseme oluşturacak olan bu küçük kelebek beni mutlu etmiyor… Gözlerimde birer damla yaş, onun ömrünün sadece bir gün olduğunu düşünüyorum…
Ve… yürüyorum...
2 Yorum
Yakamoz,
Tahmin edebiliyorum durumu… Unutma her şey geçer… 🙂
tamda ağlamamın üstüne iyi gitti bu yazı
sanırım yine ağlamaya başlıycam:(
paylaşım için teşekkürler