Ben Şehnaz

10 Mayıs 2010

Can sıkan bir iftara yetişme çabasındaydım. Hızlı adımlarla dolmuş durağına ulaşmaya çalışıyordum. Dolmuş durağına gelip de kuyruğa girdiğimde onları fark ettim.

Su satan birkaç çocuk iftar saati yaklaştığı için durağa giren hareket halindeki dolmuşların şoförlerine “Abi su!” diye bağırıyorlardı. Ellerinde bir torba, içinde birkaç şişe su… Satabildiklerine satıyor, kısmen de başarılı oluyorlardı. Ne kadar hareket halindeki dolmuşun şoförüne suyu verebilmek için koşturup, nefes nefese kalsalar da…

Yemeğe yetişemeyecek olmanın sıkıntısı okunuyordu sıra sıra dizilmiş bütün insanlardan.

Ben bunları düşünürken o geçti… Elinin tersiyle gözlerini siliyordu. Önümden yürüdü geçti… Takip ettim gözlerimle… Kulaklığımdan acı ayrılık şarkıları yükselirken onu izlemek dokunuyordu bana…

Hepimizin kalabalıklar içinde ağladığı zamanlar olmuştur. Hepimizin o kadar insana rağmen gözyaşlarını tutamadığı olmuştur. Bir yandan “Bana bakıyorlar mı acaba?” dediğimiz bir yandan ağlamamıza sebep olanın çok daha önemli olduğunu düşündüğümüz olmuştur.

Gözlerimiz yaşlarla doldukça daha fazla kırpıştırdığımız anlar… Kimseyle gözgöze gelmemek için ya yere yapışmış bir sakız lekesine ya da uzaktaki bir büfenin ışığına bakışlarımızı sabitlediğimiz… Her nereye bakıyorsak, oraya dalıp gittiğimiz…

O kızı gördükten sonra “Ben en son ne zaman böyle ağlamıştım?” diye düşündüm… Ve buldum… Peki siz en son ne zaman böyle ağladınız? Yoksa taaa çocukluğunuzda mı kaldı sokak ortasında bir elma şekeri için ağlamanız?

14 Eylül 2009 – Şehnaz Baykuş

Benzer Yazılar

Yorum Yok

Yorum Bırakın