Facebook’ta böyle bir grubum var zaten. Kitap okumaya düşkün bir insanın o kitabın iz bırakan cümlelerinin altını çizme olasılığının yüksek olduğunu düşünüyorum. Ben de böyleydim ve hala da böyleyim. Gördüğünüz gibi kenara bir yere…
-
-
Az önce televizyonda Safiye Soyman’ı ve oğlunu izledim. (Annem sağolsun kahvaltı eşliğinde magazin programı izlediğimiz için) Oğlu MS hastası. Uzun zamandır oğlunun hasta olduğunuz zaten biliyordum. Şimdi de evlerine gitmişler. Anne-Oğul birbirlerine sevgiyle bakıyorlar.…
-
Gitme…Beni bu kadar alıştırıp da en güzel anların hemen sonunda, gitme… Ben sana koşarken yalınayak, sen gitme…Gitme ben bütün günümde aklımdan geçirmişken seni… Kendimi sana hazırlamış, soyunmuşken sana ve dikilirken karşında tüm çıplaklığımla… Gitme…Azıcık…
-
Bir hikayem var, anlatmamı ister misin? Anlatsam dinler misin? “Sevginin Sofrası” diyorum adına… Ve başlıyorum yazmaya… “Hadiii! Kalk! Babam işe gidiyooo… Yarın anneler günü, para almamız lazım. Yaa kalk!” diye dürtüklüyordu kardeşini. Onun da…
-
Sevgili… Çok ağladım, çok sızlandım yokluğunda… İçinde “Dön” geçen her şarkıyı haykırarak söyledim sokaklarda… Bekledim seni her kapı zilinde, her telefon çalışında seni bekledim. “Dön” dedim “Dayanamıyorum artık” “Dön! Bu ne çok yalnızlık!” Dönmedin..…
-
Sen benim içimdeki büyük yangınların adı,Ben senin gecendeki mavi ya da günündeki sarı,Sen benim şehrimdeki bütün sokakların adı,Ben senin yüzündeki çizgi yada dünündeki anı, Sevgili… İçimdeki yangınları bir kibrit aleviyle başlatan sensin… İçimi cayır…
-
Şişşşşşşt… Biliyorum “Yine neden bana yazıyorsun?” diyorsun…. Ama dün gece başımı yastığa koyunca ağır bir taş gibi çöktü yüreğime özlemin…Engel olamadım gözümden akan yaşlara… Ben ki soğukkanlılıkla “Gidiyorum” diyen kız, hüngür hüngür ağladı… Sesi…
-
Ne gariptir ki tüm gece seni gördüm rüyamda… Sandın ki içim acımadı, acımıyor. Sandın ki gitmek kolay olan… Kollarında olmak varken tek başına üşümenin neresi kolay? Aklımda fikrimdeyken, sesini dahi duyamamanın neresi kolay? Ama…
-
Kara kıştan merhaba! Her taraf böyle bembeyazken, neden ‘kara kış’ derler acaba? Kabanım, atkım, şapkam ve botlarım vardı üzerimde, beni yağan kardan korusun diye… Uzun bir yürüyüşe çıktım kar altında. Sanki bir sokakta değil…
-
Her yer bembeyaz yine… Gökten tek tek düşüyor kar taneleri… Yine bembeyaz bir kar yağıyor çocukluğuma… O zamanlar ilk yağan kar, kışın çocuklar için getirdiği en güzel hediyeydi. Kar, ya bir anda başlardı yağmaya,…